10 Ekim 2012 Çarşamba


OD İSKENDER PALA

İskender Pala Od adlı kitabında Yunus Emre’nin hayatını kaleme almış.Bilmediğimiz bir çok yönüyle,okurken adeta hissedeceğiniz aşkıyla,kayıplarıyla,özlemleriyle,sadakati ve sevgisiyle kocaman yüreğiyle keşke daha önce tanısaydım cümlesini geçireceksiniz aklınızdan.Yunus Emre o mertebeye gelene kadar ne zorlu yollardan geçmiş İskender Pala’nın güzel anlatımıyla okuyacaksınız. Yürüdüğü yolda çektiği sıkıntıları, kıtlığı, sefaleti, aşk acısını, evlat acısını, baba-dede özlemini Yunus Emre’nin oğlu İsmail’in ve Molla Kasım’ın dilinden bizlere aktarmıştır. Od, Yunus Emre’nin yanı sıra Tabduk Emre’yi, Mevlana’yı, Hacı Bektaş-i Veli’yi de tekrar anlamamızı sağlayan bir eser. Yunus Emre Sitare’ye yani diğer adıyla Elife duyduğu büyük aşk önemli bir yer tutuyor.Yunus Sitareyi erken yaşta yitirir.Bu acı onu şiire yönlendiren tek olay olur.Dağlarla,taşlarla konuşur onlardan derman ister.Ama yazmaktan hiç usanmaz dedesinin yolunda ilerler.Ve sonunda onun gibi parmakla gösterilecek bir Yunus olur.
Altı çizilecekler;
“Acının birine üzülmeden diğeri geliyordu. Yeni bir acıya ah edecek olsak, içimizdeki eski bir ah ağzımızdan çıkıp ona yer açıyordu. Her gelen dert, bir öncekini unutturuyor, her acı diğerini bastırıyordu. İnsanın acılara ne kadar dayanıklı olduğunu başka zaman anlatsalardı inanmazdım.”
“Bütün insanlar doğru olsaydı, yiğitliğe lüzum kalmazdı.”
“Sevgilinin gözünden akan bir damla, bir erkek için ya hazinedir, ya da hazineyle tartılır. Çaresizlik yollarınızı bağladıysa o damlayı görseniz de iç acıtır, görmezden gelseniz de…”
“Bildiğimi unuttum, unutarak yeniden bildim”
“Alemde sevgiden büyük bir umut da, sevgiden öte bir korku da yoktur. Sevgiliden korkmak, korkunun en yüksek derecesi, sevgiliden umut etmek umudun en yüksek kertesidir. Sevgilisi olmayan biri, yaşadığını sansa da yürüyen ölüden ibarettir!..”
” – Hey azizler azizi Yunus Emrem şiirleriniz? – Sevgili için söylenmiş sözlerdir, sevgiliye hediyedir. – Kaç adettir hiç bilir misiniz? eliyle “hiç saymadım ki der” gibi işaret yaptı ve – Sevgiliye gidecek hediyeyi saymak yakışık almaz, öyle değil mi?”
Hacı Bektaş Veli, Mevlânâ, Yunus Emre, Barak Baba, Temür Alp Ata, Satı Nine, Tapduk Emre… Dahası, Hasan Sabbah’ın adamları, Moğollar, Haçlılar, Dervişler, Abdallar… İnsan insana, zaman zamana, ses sese, aşk aşka, kılıç kılıca karşı. Bazen ayrı, bazen bir. Anadolu varlığı elmas bir mücevher haline gelinceye değin süren çalkantı, döne dolana Yunus’u var ediyor. Romanda Yunus Emre’nin Yunus Emre olmasında Hacı Bektaş ve Mevlânâ’nın yankılarını da buluyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder